Çok temel bir konuyla başlayabiliriz. Duygu nedir? Duygular, kişiye belli bir anda bireyde ne olup bittiğine dair bilgi veren iletişim sistemleridir. Buradan hareketle; duygu olmadan bilgi de olmaz denilebilir. Duygular kişiye; ihtiyaçların ne olduğuna dair, ihtiyaçlarının karşılanıp karşılanmadığına dair, bireye neyin iyi geldiğine ya da neyin iyi gelmediğine dair birçok önemli bilgi verebilmektedir.
Örneğin; öfke duygusu, kişiye değer verdiği bir şeyin tehdit altında olduğunun bilgisini verebilir öte yandan üzüntü duygusu değer verdiğimiz bir şeyin yokluğuna dair bilgi verebilir. Böylelikle duygular kişinin harekete geçmesi için bireyi motive edebilirler. Aslında birçok temel duygu bireyi hayatta tutmak için vardır. Fakat korku, öfke, üzüntü, endişe gibi duyguları hissetmek birçok insanın hoşuna gitmeyebilir. Bireye bu duyguların acı verdiği gözlemlenmiştir. Bu sebepten dolayı birey, olumsuz duyguları hissetmekten mümkün olduğunca kaçınmaya çalışır.
Kişi, duygularıyla baş edebilmek için duygularından kaçabilir ya da duygularına esir düşebilir. Olumsuz hissettiren duygularla yaşamak birey için bazen işkenceye dönebilmektedir. Peki olumsuz duygularla baş edebilmenin başka yolu yok mu diye sorabiliriz. Olumsuz ve zorlayıcı duygularla baş edebilmenin farklı yolları da vardır. Zorlayıcı duygularla, farklı bir ilişki kurmamıza yardımcı olacak üç noktadan bahsedebiliriz:
Bazen birey yaşadığı olumsuz duyguların mantıksız olduğunu düşünür ve bu duyguları yaşadığı için kendisine kızabilir. Oysa sağlıklı bir değerlendirme yapmak için herhangi bir duygu mantıklı ya da mantıksız olarak bakılmamalıdır. Duygularımız istemli ve kontrolü bir biçimde ortaya çıkmaz; belli bir ihtiyacın oluşmasıyla beraber bir anda, adeta bir refleks gibi ortaya çıkarlar. Bu ihtiyacın karşılanması için bireyi harekete geçirir ve görevlerini yerine getirdikten sonra ortadan kalkabilirler. Ancak ihtiyaç karşılanmadan kaldığı sürece, onunla ilişkili olumsuz duygu da hissedilmeye devam eder. Fakat duygularımızdan kaçtığımız sürece bu işlev yerine getirilemez ve kronik bir şekilde kendimizi kötü hissetmeye devam edebiliriz. Bu nedenle olumsuz duygularımızı bastırmak yerine, taşıdıkları mesajları anlamaya çalışmak da çok önemlidir.
Psk. Elif Nur YILMAZ