Stresli ortamlarda her insan farklı şekilde tepkiler verebilmektedir. Bazı insanlar stresli süreçlerde daha fazla yorulmaktadır ancak bu ortamlarda diğer bireylere göre daha sağlıklı kalabilen bireylerde elbette vardır. Bu bireylerin stresli ortamlara ve süreçlere karşı diğer bireylerden ayırt edici özelliğini ilk olarak 1979 yılında Chicago Üniversitesinde Kobasa “psikolojik dayanıklılık” adını vermiştir
Psikolojik dayanıklılık, stresli zamanlarda kişinin performansı, sağlığı ve ruhsal durumunun iyi olmasını ifade eden bir kişilik özelliğidir. Çalışan kişilerin stresli yaşam olaylarına karşı sergilediği direncin kaynağı olarak ortaya çıkan bir özelliğidir. Zorlayıcı problemlerle başa çıkmak günümüz şartlarında oldukça önemlidir.
Bu kavramı güzel bir söz ile açıklamakta oldukça kolay olabilir. Nietzsche’nin “Beni öldürmeyen şey güçlendirir” sözü aslında psikolojik dayanıklılığın bir tanımı veya kavramı anlamaya yardımcı bir cümle olarak kullanılabilir. Günümüz yaşantısının içerisinde bulunan güvensiz ortam, üzüntü, çaresizlik gibi olumsuz duyguların zaman zaman hayatımızda büyük yer kapladığı gözlemlenebilir. Bazı kişiler zorluklar karşısında zorlanmadan baş edebilirken bazı bireyler için bu süreç zorlu geçebilir. Bu noktadaki en büyük ayırımın psikolojik dayanıklılık olduğu bir gerçek. Bireysel veya toplumsal olarak yaşanılan olaylar topluma ve bireylere psikolojik veya fiziksel olarak zarar verebiliyor. Bazı insanlar zorluklar karşısında hemen teslim olurken bazı bireyler yenilgiyi kabul etmeyerek zorluklara karşı direnç veya baş etme yollarına başvurmaktadır. Bu noktada bu zorlukların üstesinden geldikçe, bireyin kendine olan güveni artmaktadır. Bu sayede gelecekte oluşabilecek sorunlara karşı yaklaşımı değişir ve bu sayede psikolojik dayanıklılığı artmış olur.
Psikolojik dayanıklılık bir uyum sağlama süreci olarak da adlandırılabilir. Bireyin strese maruz kaldığı durumlarda psikolojik dayanıklılığı yüksek olan bireylerin stres kaynaklarından daha az etkilendiği açıktır. Bu noktada gelecekte olabilecek bu gibi durumlara karşı birey sürece uyum sağladığı için daha hızlı ve sağlıklı bir çözüm yoluna başvurabilir. Bu durumda psikolojik dayanıklılığın bir çıktısı olarak karşımıza çıkabilmektedir.
Psikolojik Dayanıklılığı Etkileyen Unsurlar
Ülkemiz ve dünyada birçok felaket yaşanmış ve halen yaşanmaktadır. Önceki dönemlerde bireylerin felaketlerden etkilenme oranlarında fiziksel sağlamlıklarına bakılırdı ancak bu kavram yerine günümüzde ruhsal sağlamlığa bırakmış durumdadır. Doğal afet, kaza, boşanma, ölümcül hastalık ya da bir yakının kaybı gibi durumlara maruz kalmış bireylerin her zaman travmatize olmadıkları görülmüştür. Çünkü ruhsal açıdan güçlü bir dayanma ve baş etme becerisi, ruhsal ya da fiziksel hastalıkların ortaya çıkmasını engellemektedir.
Çocukluk ya da ergenlik döneminde risk durumlarına maruz kalmak, yaşamda karşılaşılabilecek olumsuz deneyimler ve başa gelebilecek felaketler, yoksulluk, ebeveynlerdeki psikopatolojik durum ya da hastalıklar, genetik bozukluk, cinsel taciz, boşanma, doğal afetler ve terör risk faktörleri olarak sayılabilir.
Bir insan bebekken yürüyene kadar belki bin kere düşüyor kalkıyor ve hiçbir zaman da ‘ben düştüm bir daha kalkmayacağım’ düşüncesine girmiyor. Düşüyorsa kalkacak insan. Ama o kalkma gücünün var olabilmesi için insanın psikolojik dayanıklılığının olması lazım.
Psikolojik dayanıklılığımızı güçlendirmek için neler yapabiliriz?
Psikolojik dayanıklılık becerisinin artması stresi yönetmemizi sağlar.
Güçlü İlişkiler Kurmak
Çevrenizdeki kişiler ile oluşturacağınız güçlü ilişkiler psikolojik dayanıklılığınızı artırır. Stresli anınızda bir yakınınız ile konuşmanız bu durumu atlatmanıza ve bu sayede psikolojik dayanıklılığınızı arttırmanızı sağlayabilir. Ancak bu durumun aşırı olması halinde süreç bağımlılığa neden olabilir. Bu noktada her zaman aynı yola başvurmak doğru olmaz.
Yazı Yazın
Yapılan araştırmalar travmatik olaylardan anlam çıkarmamız için yazı yazmanın çok iyi bir yol olduğunu söylüyor. Bu durumda 10-15 dk ayırarak acı veya üzüntü verici durumu yazmanız dayanıklılığınızı arttırabilir.
Sosyal Beceriler Kazanın
Stresli anımızda hepimiz bir müzik açıp rahatlamak istemişizdir. Bunun faydası yadsınamaz, bu noktada sosyal becerilerimizi kullanarak yapacağımız faaliyetler sürecin sağlıklı ve başarılı bir şekilde yönetilmesine olanak sağlamaktadır.
İnsan Kaynakları Uzmanı Burak ÇOLAK